13 Eylül 2018 Perşembe

"ÜRETİCİ ÖRGÜTLERİ" 1-Hangi tür kooperatif ve birlikler üretici örgütü olarak kabul edilir? 2-Üretici örgütlerinin hakları nelerdir? 3-Üretici örgütü belgesi almak isteyen tüzel kişilerde aranılan şartlar nelerdir? 4-Üretici örgütü belgesi almak isteyen tüzel kişiler nereye hangi belgelerle başvuracaktır?

Üretici Örgütleri

1- Hangi tür kooperatif ve birlikler üretici örgütü olarak kabul edilir?
2-Üretici örgütlerinin hakları nelerdir?
3- Üretici örgütü belgesi almak isteyen tüzel kişilerde aranılan şartlar nelerdir?
4- Üretici örgütü belgesi almak isteyen tüzel kişiler nereye hangi belgelerle başvuracaktır?

ÜRETİCİ ÖRGÜTLERİ
1- Hangi tür kooperatif ve birlikler üretici örgütü olarak kabul edilir?
Üreticilerce 24/4/1969 tarihli ve 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu, 18/4/1972 tarihli ve 1581 sayılı Tarım Kredi Kooperatifleri ve Birlikleri Kanunu ile 1/6/2000 tarihli ve 4572 sayılı Tarım Satış Kooperatifleri ve Birlikleri Hakkında Kanuna istinaden kurulan kooperatifler ve 29/6/2004 tarihli ve 5200 sayılı Tarımsal Üretici Birlikleri Kanununa göre kurulan tarımsal üretici birlikleri, üretici örgütü belgesi almak kaydıyla üretici örgütü olarak kabul edilecektir.
2-Üretici örgütlerinin hakları nelerdir?
1- Üretici örgütleri, toptan veya perakende olarak ortak veya üyelerine ait malların alım ve satımını yapabilir.
2- Üretici örgütleri, faaliyet merkezinin bulunduğu yerdeki diğer üreticiler ile üretici örgütlerine ait malların da alım ve satımını yapabilir. Ancak, bu şekilde satılacak toplam mal miktarı, üretici örgütünün kendi ortak veya üyelerine ait bir önceki yıl satışa sunduğu toplam mal miktarı esas alınmak üzere Bakanlıkça sınırlandırılabilir.
3- Aynı toptancı hali içinde bulunan üretici ve üretici örgütleri kendi aralarında mal alabilir, satabilir veya devredebilir.
4- Üretici örgütlerince toptan veya perakende satılan mallardan hal rüsumu alınmaz.
5- Toptancı hallerinde bulunan toplam işyeri sayısının en az %20’si üretici örgütü yeri olarak üretici örgütlerine ayrılır.
6- Üretici örgütlerine satılan zirai ürün bedelleri üzerinden yapılan % 4 tevkifat oranı % 2 olarak uygulanır.
7- Üretici örgütlerinden perakende satmak üzere mal satın alanlar, satın alınan malların alış bedelinden kanuni kesintiler dışında reklâm, stant, zayi ve diğer gerekçelerle herhangi bir kesinti yapamaz.
3- Üretici örgütü belgesi almak isteyen tüzel kişilerde aranılan şartlar nelerdir?
Üretici örgütü belgesi almak isteyen tüzel kişilerin;
- İlgili kanunlara göre kooperatif ya da tarımsal üretici birliği olarak kurulmuş olması,
- Organik ve iyi tarım uygulamaları kapsamında üretilenler dahil sebze ve/veya meyve üreten ortak veya üye sayılarının en az elli olması ve bunların Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı bünyesinde tutulan ilgili sistemlere kayıtlı olması,
- Sebze ve/veya meyve üzerine faaliyette bulunması,
- Ana sözleşme veya tüzüklerinin amaç bölümünde, ortak veya üyelerin ürettiği sebze ve meyveleri pazarlamak, ortaklık veya üye şartları bölümünde ise sebze ve/veya meyve üreticisi olmak ibaresine yer verilmesi,
- Vergi mükellefi olması,
- İlgili mevzuatla aranılan diğer şartlara sahip olması.
gerekmektedir.
4- Üretici örgütü belgesi almak isteyen tüzel kişiler nereye hangi belgelerle başvuracaktır?
Üretici örgütü belgesi almak isteyenler, Üretici Örgütleri Hakkında Yönetmeliğin 1 nolu ekinde yer alan dilekçe ile faaliyet merkezlerinin bulunduğu yerdeki il müdürlüğüne başvuracaklardır.
Dilekçeye;
- Üretici Örgütleri Hakkında Yönetmeliğin 5 inci maddesinde belirtilen asgari sayıdaki ortak veya üyelerinin, sebze ve/veya meyvelerin üretimine ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı bünyesinde tutulan ilgili sistemlere kayıtlı olduğunu gösterir belge,
- Üretici örgütü belgesi alınmasına ve ilgilendirilmek istenilen toptancı haline ilişkin yönetim kurulu kararının onaylı örneği,
- Ana sözleşme veya tüzüğünün onaylı örneği.
eklenecektir.
Başvuru dilekçesi ve ekindeki belgeler il müdürlüğünce incelenecektir. Gerekli görülmesi halinde yerinde inceleme de yapılabilecektir. Yapılan inceleme sonucunda gerekli şartları taşıdığı anlaşılanlar sisteme kaydedilecek ve bunlara üretici örgütü belgesi verilecektir. Üretici örgütlerinin ortak veya üyelerine ilişkin bilgiler de sisteme kaydedilecektir.
LİNK: https://icticaret.gtb.gov.tr/sikca-sorulan-sorular/sebze-ve-meyve-ticareti/uretici-orgutleri

23 Temmuz 2018 Pazartesi

TARIM DÜNYASINDAN "Ali Ekber YILDIRIM" -STD Sürdürülebilir Ekolojik Tarım ve Çevre Derneği Başkanlığı (Hamdi DAĞ)

TARIM DÜNYASINDAN
Ali Ekber YILDIRIM
aey@dunya.com
13 Haziran 2018
Toprakta organik madde eksikliğinin yarattığı sorunlar:
Tarımın temeli tohum ise, vazgeçilmez kaynakların başında toprak gelir. Tohumun ekileceği, fide veya fidanın dikileceği toprağın niteliği, kalitesi çok önemli. Sadece Türkiye'de değil, pek çok ülkede tarım toprakları hoyratça kullanıldı. Bilinçsiz gübre ve ilaç kullanımı, toprağın yanlış işlenmesi sonucu tarım toprakları kirlendi,kaybedildi. İstenilen verim elde edilemiyor.
Türkiye'deki tarım topraklarının yüzde 99'u organik madde bakımından fakir. Toprakların korunması konusunda öncü ve duyarlı sivil toplum örgütü olan TEMA Vakfı, süt sektörünün öncü kuruluşlarından Sütaş ile işbirliği yaparak önemli bir projeye imza attı. Sosyal sorumluluk projesi olarak Organomineral Gübre Çalıştayı düzenlendi. Çalıştayda yapılan sunumları,bilgileri bir kitapta toplandı.
TEMA Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Ataç, Sütaş Grubu Tarımsal Faaliyetlerden Sorumlu Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Tarık Tezel, Organomineral Gübre Çalıştayı kitabının editörü ve TEMA Vakfı Danışmanı Prof. Dr. Engin Kınacı'nın katıldığı basın toplantısı ile kitap kamuoyuna sunuldu.
Toprağın önemi
Kitabın sunuşunda Deniz Ataç toprağın önemini şu sözlerle anlatıyor:" Yaşamın temel kaynağı toprak gıda, lif ve ilaç başta olmak üzere insanlara sağladığı çok sayıda ürünün tedariğinden, karbon, azot ve su döngüsü üzerinde düzenleyici rolüne, biyolojik çeşitliliğin korunmasından insanların ekonomik, sosyal ve kültürel yaşamlarına uzanan çok sayıda ekosistem hizmeti sağlamaktadır. Bu hizmetlerin varlığı, doğrudan toprak sağlığı, diğer bir deyişle toprak kalitesi ile ilişkilidir. Toprak yapısının en azını teşkil etmesine rağmen toprak organik maddesi toprak sağlığının ve verimliliğinin en önemli göstergelerinden biridir."
Tarımda üretim şekli değişti,topraklar bozuldu
Tarımın son 70-80 yılda önemli bir değişimden geçtiğini, yoğun toprak işleme, kimyasal gübre ve pestisit (zirai ilaç) kullanımının yaygınlaştığını hatırlatan Ataç şu değerlendirmeyi yaptı: "Bu uygulamaların bitkisel üretimin artmasında, dolayısıyla dünya gıda ihtiyacının karşılanmasında etkisi olmakla birlikte, tekniğine uygun yapılmayan toprak işleme, kimyasal gübre ve pestisit kullanımının da toprak organik maddesi ile toprak biyolojik çeşitliliğini olumsuz etkilediğine dair çok sayıda araştırma çalışması bulunmaktadır. Toprak organik maddesinin azalması toprak bozulumu nedenlerinin başında gelmektedir. Organik madde içeriği bakımından ülkemiz topraklarının çok büyük bölümü fakirdir. Bununla beraber kimyasal gübrelerin yaygınlaşmasıyla, geçmişte kullanılan ve toprakların organik madde içeriğine katkısı olan kaynaklar kullanılmaz olmuş, hatta bu kaynaklara atık gözüyle bakılmaya başlanmıştır."
Sürdürülebilir tarım için nitelikli toprak şart
Sütaş Yönetim Kurulu Başkanı Muharrem Yılmaz ise kitaba yazdığı önsözde "Toprak, tüm canlıların ortaklaşa kullandığı, yaşamın sürekliliğini sağlayan, doğanın bizlere emanet ettiği en önemli kaynaklardan biridir.diyerek görüşlerini şöyle özetledi: "2050 yılında dünya nüfusunun 9,7 milyar olması beklenirken, gıda ihtiyacını karşılamak için tarımsal üretimin bugünküne oranla yüzde 70 artırılması gerekmektedir. Oysa tarımsal üretim için kullanılabilir durumdaki araziler, ekolojik sorunlar sebebiyle her geçen gün azalmakta; mevcut toprakların da niteliği gittikçe bozulmaktadır.Bu bozulmanın başlıca göstergelerinden biri, toprağın en önemli öğesi olan organik madde içeriğinin azalmasıdır. Organik maddenin kaybına da yanlış tarımsal uygulamaların neden olduğu bilinmektedir. Toprağın kalitesini artırmak amacıyla kullanılabilecek organik atıkları değerlendiren ekonomik ve sürdürülebilir uygulamalar büyük önem taşımaktadır."
Neler yapmalı?
Kitapta elde edilen sonuçlar ve öneriler ise özetle şöyle:
- Tarım toprakların fiziksel, kimyasal, biyolojik özelliklerinin ve verimlilik potansiyellerinin istenen düzeylerde olabilmesi için organik madde içeriği toprak ağırlığının en az yüzde 3’ü kadar olmalıdır. Son yıllarda yapılan toprak analizi sonuçlarına göre topraklarımızın yüzde 99’u bu değerin altında organik madde içermektedir.
- Toprakların organik madde eksikliğini gidermek üzere hayvan dışkıları, tarımsal bitki artıkları, kentsel organik atıklar, leonardit, yeşil gübreleme, mezbaha ve et kombinası atıkları, humik asit ve diğer organik materyaller olmak üzere çok sayıda kaynak mevcuttur. Ancak bu kaynaklar ülkemizde, büyük ölçüde doğru değerlendirilememekte ve israf edilmektedir.
- Toprak kalitesinin en önemli göstergesinden biri olmasına rağmen, bugün toprak organik maddesinin önemi yeterince bilinmemektedir. Bu nedenle üreticiler, toprağın organik madde içeriğinin önemi, topraklarında kullanabilecekleri hayvansal ve bitkisel organik madde kaynakları ve bunların kullanma şekilleri hakkında bilgilendirilmelidir.
- Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, organik madde düzeyinin yükseltilmesi ve toprak verimliliğinin artırılmasına yönelik uygulamalara teşvikler vermeli , bu yönde önemli katkıları olan iyi tarım uygulamalarının yaygınlaşması ve ciddiyetle uygulanması konusunda daha aktif ve etkin olmalıdır.
Özetle, toprakların korunması,tarım ve gıdanın sürdürülebilir kılınması için devlet, çiftçi, sanayici, tüketici, sivil toplum kuruluşları, herkes sorumluluğunu bilmeli ve gelecek için toprağa sahip çıkmalı.

6 Nisan 2018 Cuma

"ŞEKER FABRİKALARININ ÖZELLEŞTİRMESİNDE (SATIŞLARINDA) PANCAR-MISIR KAVGASI" - Yazar: Ali Ekber Yıldırım

ŞEKER ÖZELLEŞTİRMESİNDE (ŞEKER FABRİKALARININ SATIŞINDA) PANCAR-MISIR KAVGASI
Yazar:  Ali Ekber YILDIRIM
Cargill ve Pankobirlik raporlarına yansıyan mısır-pancar kavgası
Şeker özelleştirmesinde pancar-mısır kavgası
Şeker fabrikalarının özelleştirilmesi, şekerin ham maddesi pancar ve nişasta bazlı şekerin ham maddesi mısır üretimine odaklandı. Hazırlanan raporlarda, yapılan açıklamalarda mısır ile şekerpancarı üretimi karşılaştırılarak nişasta bazlı şeker ile pancar şekerinin ekonomiye katkısı hakkında kamuoyu oluşturulmaya çalışılıyor.
Nişasta bazlı şeker üretenler mısır üretiminin artırılmasını isterken şeker pancarından vazgeçilmesini,üretimin düşürülmesini talep ediyor. Pancardan şeker üretim yapanlar ise şekerpancarının ekonomiye katkılarını anlatarak üretiminin artırılmasını, mısırın şekerpancarının yerini alamayacağını savunuyor.
Türkiye’de yılda 320 bin hektar alanda 19 milyon ton civarında şekerpancarı üretilirken aynı zamanda yaklaşık 680 bin hektar alanda 6 milyon ton mısır üretiliyor. Üretilen şeker pancarının tamamı şeker üretiminde değerlendirilirken, mısırın sadece yüzde 17’si nişasta bazlı şeker üretiminde kullanılıyor. Şekerpancarı ithalatı veya ihracatı yapılmazken Türkiye yılda 1.5-2 milyon ton mısır ithal ediyor.
Mısıra destek, pancara kota var
Mısır üreten çiftçiye alan bazlı destek, fark ödemesi(prim) desteği sağlanırken, şekerpancarında üretim sözleşmeli ve verilen kota çerçevesinde yapılıyor.Bakanlar Kurulu’nun 26 Şubat tarihli resmi Gazete’de yayınlanan kararına göre, mısır üreticilerine kilogram başına 3 kuruş destekleme primi ödenirken, şekerpancarında böyle bir destek yok. Mısır çiftçisine dekara 19 lira mazot ve 4 lira gübre desteği sağlanırken, şekerpancarı üreticilerine diğer ürünler kapsamında dekara 10 lira mazot ve 4 lira gübre desteği sağlanıyor.
Hükümetin uyguladığı havza modeli kapsamında su kısıtı olan bölgelerde mısır üretimi desteklenmiyor. Mısıra alternatif ürün üretenlere yüzde 50 daha fazla destek sağlanıyor. Şekerpancarı üretiminde 1998 yılından bu yana kota uygulanıyor. O yıllarda üretimin 22 milyon tona ulaşması nedeniyle arz fazlası üretimi önlemek için kota uygulamasına geçildi. Halen şeker fabrikaları sahip oldukları şeker kotası kapsamında pancar üreticilerine sözleşmeli olarak şekerpancarı ürettiriyor. Sözleşmesi olmayan çiftçi üretim yapamıyor.
Raporlara yansıyan mısır-pancar kavgası
Nişasta Bazlı Şeker(NBŞ) üreticisi Cargill’in hazırladığı ve şeker fabrikalarının özelleştirmenin fitilini ateşlediği iddia edilen “Şeker Piyasası:Mevcut Durum ve Değerlendirme” başlıklı raporda mısır üretiminin önemi anlatılırken, şekerpancarı üretiminin verimsiz ve su tüketiminin yüksek olduğu iddia ediliyor. Pancar Ekicileri Kooperatifleri Birliği(Pankobirlik), Cargill’e yanıt olarak hazırladığı raporda , Cargill’in iddialarının tümüyle yalan olduğunu belirtilerek ülke tarımı için şekerpancarının önemine yer verdi.
Cargill’in hazırladığı raporda, “Türkiye’de Mısır Ekonomisi ve Pancarla Karşılaştırma” başlığı altında özetle şu bilgilere yer verildi: “Türkiye’de önceleri Karadeniz,Marmara ve Ege Bölgelerinde önemli ölçüde birinci ürün olarak ekimi yapılan mısır,son yıllarda özellikle Çukurova,Amik Ovası ve Güneydoğu’da ikinci ürün olarak yetiştirilmektedir. Mısırın vejetasyon(çıkış ve hasat süresi arasındaki fark) 90-120 gün arasında değişmekte iken şekerpancarında bu süre 170-200 gündür. Yüksek bir verim için mısırın gelişim döneminde yaklaşık 480 mm su isteği bulunmakta iken şekerpancarının su tüketimi yaklaşık 900 mm’dir.Mevcut durum itibariyle toplam ekim alanı 680 bin hektar,toplam üretim 6.4 milyon ton ve verim düzeyi 9.41 ton/hektardır. Bu bağlamda, Türkiye pancar üretiminde vasat bir verim düzeyine sahipken,mısır üretiminde ABD (Amerika Birleşik Devletleri) ile başa baş noktaya ulaşmıştır.”
Mısırın kullanım alanı genişliyor
Mısırın depolama ve yıl boyunca üretim sürecine koşulabilme olanakları nedeniyle pancara göre ciddi bir ekonomik değer yarattığını iddia eden Cargill raporunda: “Mısır, insan gıdası hayvan yemi ve endüstri hammaddesi olarak kullanılan bir bitkidir. Ayrıca sap ve yaprakları hayvan yemi olarak değerlendirilmekte,kağıt yapımı ve küçük çapta hasır el işleri yapımında da kullanılmaktadır. Bu alanların yanı sıra çerezlik olarak da tüketilmektedir. Mısırın son yıllarda artan üretim miktarına paralel olarak yem,yağ ve tatlandırıcı sektörü ile biyoyakıt-biyoetanol üretiminde kullanımı da artmaktadır. Pancar ise, niteliği itibarıyla depolama olanağına sahip değildir, üretim ve işleme süreçleri birbirlerine yakın organize edilmek durumundadır ve üretim süreci hasat sonrasında azami 40 gündür. Geriye kalan süre içerisinde pancar sektöründe gizli işsizlik sorunu hakim olmaktadır. Bu bağlamda ülkemizde toprak ve yağış koşulları nedeniyle görece düşük bir verime sahip olan pancar tarımı iktisadi manada maliyet etkin sonuçlar doğurmaktadır” bilgisine yer verildi.
Pankobirlik’ten Cargill’e yalanlama
Şeker pancarı üreticilerinin örgütü ve pancardan şeker üreten Pankobirlik(Pancar Ekicileri Kooperatifleri Birliği) Cargill’in iddialarını çok sert bir dille yalanladı. Cargill’i mısırın arkasına saklanmakla itham eden Pankobirlik yetkilileri hazırladıkları karşı raporda tartışmanın mısır üzerinden yapılmasına tepki gösterilerek, Türkiye’nin hem pancar üretimine hem de mısır üretimine uygun üretim yapısı olduğu, mısırın sadece yüzde 17’sinin nişasta bazlı şeker üretiminde kullanıldığı ifade edildi.
Pankobirlik’in raporunda nişasta bazlı şeker alanında Türkiye’de tekel konumunda olan Cargill’in, bu raporu ile tüm şeker üretim olanaklarını ele geçirmek istediğini açıkça dile getirdiği belirtilerek : “Nişasta bazlı şeker sadece mısırdan değil patates, buğday, kasava gibi birçok bitkide bulunan doğal nişastanın doğal olmayan süreçlerle (kimyasal süreçlerle) yapay şekere dönüştürülmesi suretiyle elde edilmektedir. Mısır önemli bir üründür. Ancak Cargill’in önerisi Türk tarımının neredeyse tamamını mısır üretimine angaje etmek üzerine inşa edilmiş durumdadır. Her ürün gibi mısırın da bölgesel olarak üstün ve zayıf yönleri vardır. Mısır da bazı bölgeler için daha uygun bazı bölgeler için ise pek de uygun olmayan bir üründür.” denildi.
Pancar toprağı zenginleştirir, mısır çölleştirir
Her yıl üst üste aynı toprağa mısır ekilmesi ürün verimliliği açısından doğru bir uygulama olmadığı,toprak açısından yararlı değil zararlı olduğu, verim düşüşü yanında toprakta ciddi hastalıklara neden olacağı iddia edilen Pankobirlik raporunda:”Pancar ise münavebeli bir ürün olarak 4 yılda bir ekildiğinden, bu zararlar ortaya çıkmamakta, aksine pancar toprağı zenginleştirerek daha sonraki ürünlerde verim artışı sağlamaktadır. Cargill’in önerdiği şekilde bir mısır üretimi ülkemiz topraklarını çok kısa bir sürede çöle çevirecektir.Mısır, pancara alternatif bir ürün değildir; ülkemiz açısından imkân olan bölgelerde pancarla birlikte değerlendirilebilir.” yorumu yapıldı.
Hangisi daha çok su tüketir?
Cargill’in pancarın çok su tükettiği iddiasına ise Pankobirlik şu yanıtı verdi:” En cahil insan bile herhangi bir bitkinin su gereksiniminin, yetiştirildiği bölgeye göre, o bölgenin aldığı yağış oranına vb. göre farklılık gösterdiğini bilebilecek donanıma sahiptir. Ülkemizin çok değişik coğrafik ve iklimsel özelliklere sahip olması dolayısı ile bitkilerin su tüketim miktarları da değişiklik göstermektedir. Nemli veya geçit iklimlerinde, örneğin Sakarya’da şeker pancarı ve mısır arasındaki su tüketimi rakamları birbirine çok yaklaşmaktadır. Bu nedenle şeker pancarı 900 mm, mısır 480 mm su tüketiyor ifadesi yanlış ve önyargılı bir ifadedir.”
Şekerin ekonomisi
Dünyada kalorili tatlandırıcılar sakaroz ve nişasta bazlı olmak üzere iki ana grupta yapılıyor. Sakaroz kökenli şekerler pancar ve kamıştan, nişasta bazlı şekerler ise mısır,buğday ve patates gibi tarımsal kökenli ürünlerden elde ediliyor. Şekerin yüzde 77’si kamıştan,yüzde 23’ü pancardan elde ediliyor. Dünya şeker üretimi 168 milyon ton, tüketimi 174 milyon ton civarında.
Türkiye ‘de devlete ait 25, Pankobirlik’e ait 5 ve özel sektöre ait 3 olmak üzere pancardan şeker üreten 33 fabrika var. Pazarda devletin payı yüzde 50 civarında. Özelleştirilecek 14 fabrikadan sonra bu payın yüzde 30’un altına düşmesi bekleniyor.
Nişasta bazlı şeker üreten ve iç piyasaya satışını gerçekleştiren 5 özel sektör kuruluşu var. Şeker Kanunu kapsamında kota tahsis edilen bu şirketlerin toplam üretim kapasitesi 990 bin ton. Kota kapsamında yer almayan 350 bin ton kapasiteye sahip 5 özel şirketin ihracata yönelik NBŞ üretimi var. Pancardan elde edilen şekerin toptan satış fiyatı, kilogram başına 3 liranın üzerinde seyrederken, nişasta bazlı şekerin fiyatı 2 lira civarında.
Şekerpancarı ve mısır üretimi(bin ton)
Yıl Şekerpancarı Mısır
2010 17.942 4.310
2011 16.126 4.200
2012 14.920 4.600
2013 16.485 5.900
2014 16.743 5.950
2015 16.023 6.400
2016 19.465 6.400
2017 19.939 5.900